Cinsellik konusundaki serbestliğiyle tanınan batı toplumları, Uzakdoğu’nun yanında kara çarşaflara bürünmüş dini bütün rahibeler gibi kalırlar. Yarışlara renk katan pit kızları bile, Uzakdoğuluların kadın vücudundan mümkün mertebe yararlanma hevesinden doğmuştur.
Yarışlarda pilotlara şemsiye tutan, pistlerde ve padokta yürüyüş yapan, bedenlerini ve sponsorların logolarını bir arada sergileyen bu kızların pistlere ilk girişi, 1960’lı yılların ortalarına denk geliyor.
50’li yıllarda Formula 1 pilotları bile doğru düzgün para kazanamıyorlardı. İletişim imkânlarının gelişmesi ve yarışların daha geniş kitlelere ulaşmaya başlamasıyla popüler motor sporları da kendi yıldızlarını çıkarmış, ünlü pilotlar hem çok para kazanmaya hem de magazin dünyasında boy göstermeye başlamıştı.
1970 sezonunda Suzuka’da geçirdiği kazada hayatını kaybeden Toyota pilotu Minoru Kawai, yarışçıların para kazanmaya başladığı dönemin ilk temsilcilerinden biriydi. Toyota 7 ile Japonya Grand Prix’de mücadele eden Kawai fazla gelen parayı nereye saçacağını şaşırmış, dönemin ünlü mankenleriyle düşüp kalkmaya başlamıştı. Kawai’nin, zafere ulaştığı yarışlardan birinde kürsüye manken sevgilisi Rosa Ogawa ile çıkması, yeni bir dönemin başlangıcı oldu.
Pistte ünlü bir manken görmek medyanın da ilgisini çekmiş olacak ki, bir süre sonra padoklar podyumların günübirlik transferlerinden geçilmez oldu. Medyanın ve izleyicilerin kızlara gösterdiği ilgiyi fark eden sponsorlar, göz önünde olan her şeyi logolarıyla kapladıkları gibi kızları da kaplamaya başladılar.
1983 yılında 24 Saat Le Mans yarışlarına sponsor olan Hawaiian Tropic adlı güneş yağı firmasının promosyon modeli olarak pistte bikinili kızlar gezdirmesiyle birlikte, Uzakdoğu’da başlayan gelenek Batı’ya da sıçramış oldu.
Elbette kadın vücudunun estetiğinden yararlanma telaşı sadece motor sporlarında kalmadı, reklam videoları, seksi afiş çalışmaları, fuar hostesleri derken iş çığırından çıktı.
Biz erkekler açısından sorun olduğunu söyleyemem. Güzel arabaların yanında hoş kadınlar görmek bizim için her zaman etkileyici olmuştur. Hatta görüntülenme oranlarına göre karşılaştırıldığında, pit kızlarıyla yapılan reklamların otomobiller üzerindeki logolardan bile etkili ve akılda kalıcı olduğunu düşünüyorum.
Fakat motor sporlarının tüm üyeleri bu yönde düşünmüyor.
Özellikle feministlerin yoğun çalışmaları motor sporlarını da etkiliyor ve yarışlarda pit kızı kullanılmasının seksizmi vurguladığı, kadınları aşağıladığı düşüncesi yavaş yavaş yayılıyor. ABD’deki bazı yarış serilerinde pit kızı kullanımı yasaklandı, DTM’de bazı sponsorlar erkek modeller bile kullandılar. Hatta pit kızı kavramını dünyaya hediye eden Uzakdoğu’nun iki firması Hyundai ve Kia, bundan sonra fuarlarında hostes kullanımını azaltacaklarını açıkladılar. Gerçi onların derdi seksizm değil, kızların ürünlerden fazla dikkat çektiğini düşünmeleri ama bugün konumuz fuar hostesleri değil.
Peki, pit kızları ne işe yarıyor?
Pit kızları, aslında sponsorların logolarını taşıyan seksi reklam panolarından daha fazlası değiller. Yapmaları gereken şey, yarış öncesi pistin sıcaklığından mayışan pilotlara eskortluk yaparak şemsiye tutmak ve bazı serilerde pilotların ülke bayraklarını belli bir koreografi dahilinde taşıyarak pistte tur atmak.
Pit kızlarının en önemli görevi, eğlencenin ve rekabetin yoğun şekilde yaşandığı yarışları, güzellikleri ve seksapelleriyle renklendirmek. O nedenle belli bir güzellik ortalamasının üstünde olmaları şart. Bu güzelliği mini etek, şort, bikini, seksi dar pantolonlar ve tasarımcının hayal gücüne kalmış diğer dekolte kıyafetlerle sergilemeleri de diğer şart.
Formula 1 gibi büyük serilerde sadece ana sponsorun pit kızları yer almıyor, güçlü sponsorların kendi pit kızı ekipleri de sahne alıyorlar. Red Bull’un Formula Una kızları, bu tip ekiplerin en ünlü örneği sayılabilir.
(Virgin Airlines için hostesleri bile kendi seçen Richard Branson’ın Virgin Racing ile Formula 1’a dahil olması, Formula Una kızlarından daha popüler olabilecek bir kadronun geleceğini düşündürse de, Virgin Racing henüz böyle bir kadro kurmuş değil. Virgin Girls gibi bir pit kızı kadrosu dikkat çekici olabilirdi.)
İngilizcede race queen, racing girl, pit girl, pit babe, grid girl, paddock girl, umbrella girl, race companion ve daha birçok unvanla, Türkçede ise pit kızı, grid kızı gibi unvanlarla anılan bu kızlar, bu işi meslek olarak icra etmiyorlar.
Uluslar arası yarışlarda, genellikle yarıştan belli bir süre önce, o ülkenin manken, model, hostes kızları arasından yapılan seçmelerle kadrolar oluşturuluyor, yarış sonrasında işleri bitmiş oluyor.
Elbette Formula 1 gibi bir organizasyonda pit kızı olmak, bu kızların referansları arasında ciddi bir önem arz ediyor. Biz erkeklere saçma gelse de, “ben Formula 1’da pit kızı oldum” demek orta sınıf hostes ve mankenlerin en sevdiği cümlelerden biridir. O nedenle kız arkadaşınız pit kızı olup F1 pistlerine topuklu ayakkabıları ve mini eteğiyle ayak basmışsa, birkaç ay dişinizi sıkmanız ve bu cümleleri anlayışla karşılamanız gerekir.
Pit kızlarının kazançları da, bulundukları ülkenin pit kızı kavramına bakışıyla doğru orantılı. Ponpon kızlarıyla ünlü ABD’de, pit kızları nedense “düşük” bir işi icra eden kişiler olarak görülüyorlar. Maç öncesi dans eden cheerleader kızlar bu işi yapabilmek için ciddi çabalar sarf edip antrenmanlar yaparken, otomobillerin yanında seksi pozlar veren kızların sadece seksizmle anılması bana saçma geliyor. Ponpon kızların seksizmi anımsatmadığını düşünmek feministlerin kendini kandırmasından başka bir şey değil.
ABD’de düşük profilli bir meşgale olan pit kızlığı, Avrupa’da da Uzakdoğu’da olduğu kadar önemli bir iş sınıfına girmiyor.
Ancak feministlerin çığlıklarına aldırmayan Uzakdoğu toplumlarında pit kızı olmak oldukça başarılı bir iş olarak görülüyor. Hem kazançları daha yüksek, hem de yaptıkları işe saygı duyuluyor.
ABD’de ünlü mankenlerin pit kızı olduğunu hiç görmedim ancak Uzakdoğu’da ünlü model ve mankenlerin de sıklıkla pistlerde pit kızı olarak yer aldığını, otomobillerle pozlar verdiklerini biliyorum.
Hatta Uzakdoğu’da pit kızlığının önemli bir kariyer basamağı olduğunu da söyleyebilirim. Kariyerinin henüz başlarında olan bir mankenin pit kızı seçilmesi, şöhrete giden basamakları daha hızlı tırmanmasına yardımcı oluyor.
Favorilerimden biri, Koreli pit kızı Bak Eun Gyung.
Elbette bu durumun, toplumların pit kızı konusuna bakışıyla da ilgisi yüksek. ABD’de düşük profilli bir iş olarak görüldüğünden, genelde kariyer peşinde olmayan kızlar boy gösterirken, Japonya’da önemli bir iş olarak görülmesi, kızların daha dikkatli seçilmesine neden oluyor. Sadece pit kızlarıyla ilgili dergiler bile var Japonya’da. Böylece Japon pit kızları otomobillerden iyi anlayan, elinde çeşitli sanatları olan kızlardan oluşuyor. Haliyle bu tip kızların şöhrete ulaşması daha kolay oluyor.
Türkiye ise, birçok konuda olduğu gibi pit kızı işinde de arada kalmış bir ülke. Ulusal şampiyonalarda pit kızı kullanılmıyor, otomobil dergilerinde kapak olarak bile nadiren yer alıyorlar. Hatta Tuning Türkiye dergisinde boy gösteren Focal kızlarını saymazsak, Türkiye’de otomobillerle ilgili modellik sektörü hiç yok diyebiliriz.
Bu durum, Türkiye’nin pit kızlarını ABD gibi seksizm öğesi olarak görmesinden değil, ilgi çeken ulusal motor sporu şampiyonalarının olmamasından kaynaklanıyor. Yılda bir kez düzenlenen Formula 1 için bile ajansların kapısında kuyruk olan pit kızı adaylarına bakınca, Türkiye’de potansiyelin oldukça yüksek olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye, pit kızlarını ABD gibi seksizmle bağdaştırmıyor olsa da, motor sporlarının popüler olmamasından dolayı Japonya gibi yüceltmeyi de başaramıyor. O nedenle pit kızlarının kazancı da oldukça düşük. Üç günlük Formula 1 organizasyonundan kazandıkları toplam para 300 TL civarında olan Türk kızları için pit kızı olmak, güzel bir referanstan başka bir şey değil.
Pit kızı olmak için gerekenleri de sayalım, tam olsun.
En az 1.70 boy olmalı ki, otomobillerin yanında bücür böcek gibi kalmayın.
Bacaklarınız çok güzel ve dayanıklı olmalı. 40°C sıcakta topuklu ayakkabılarla saatlerce dikilecek kadar formda olmalısınız.
Fotoğrafınızı çekenlere somurtarak değil gülümseyerek bakmalısınız. Unutmayın ki sizin orada olma sebebiniz sizinle ilgilenmeyen üst kademeden insanlar değil, fotoğrafınızı çekmek için takla atan abazan gençler. Pistte veya otomobillerde çekilen fotoğraflarınıza internette en çok tıklayanlar yine onlar.
Bir otomobilin içinde ve dışında, en masumundan en seksisine kadar verebilecek yüzlerce pozunuz olmalı.
Üzerinizde bir marka logosu varsa sizin isminiz Selin, Bahar, Ceyda vs değil, taşıdığınız markanın ismi. Ona göre davranın, temsil ettiğiniz markayı küçük düşürmeyin.
Pit kızı olmak size çok havalı bir olay gibi gelse de aslında hiçbir numarası yok. Ne yazık ki motor sporlarında çok amatör bir ülkeyiz ve pit kızı olarak Uzakdoğu’daki kızlar gibi kariyer yapamazsınız. Çalışacağınız ajanslar için iyi bir referans olur sadece.
Son olarak, bu sene Formula 1′da giyeceğiniz kıyafetler kadar çirkin bir pit kızı kıyafeti görmedim hayatımda. Çoban kaputu gibi kalın şortlar hem çirkin görünecek, hem de bacaklarınız haşlanacak.
Sonuç olarak pit kızları Uzakdoğu’da para kazanan, Avrupa ve ABD’de sadece eğlenen ve eğlendiren kızlar olarak pistlerde var olmaya devam ediyorlar.
Güzelliğini anlatmak için kelimelerin kifayetsiz kaldığı pit kızı Bak Eun Gyung ile son noktayı koyalım. Favorim olmasın da ne olsun, sırf bu şirineyi görmek için Uzakdoğu’daki otomobil fuarlarına gider insan.